Demir Kafes, Ankaraya pahalıya mal oldu

DEMİR KAFES, ANKARA'YA PAHALIYA MAL OLDU

YDA İnşaat tarafından yapılan yüksek yoğunluklu rezidans kaçak yapı konumuna düştü.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, büyük kamu zararlarına neden olan, bilimi ve tekniği reddeden Gökçek dönemi politikalarının iflas ettiğini belirterek, “Yapımı da sökümü de ciddi kamu israfına yol açan Demir Kafes' alanına ilişkin 6 plan değişikliğini açtığımız davalar sonucu iptal ettirdik. Yargı tarafından alana ilişkin yedinci plan değişikliği de iptal edildi. YDA İnşaat tarafından yapılan yüksek yoğunluklu rezidans kaçak yapı konumuna düşmüştür. Bu yapı Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından ivedilikle mühürlenmelidir." dedi.

"Haklılığımız yargı kararıyla tescillendi"

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Demir Kafes 7. Plan da iptal edildi, Ankapark kapandı. Kent suçları ortadan kaldırıldığı zaman rant düzeni ortadan kaldırılacak. Haklılığımız yargı kararlarıyla bir kez daha tescillenmiştir” ifadelerini kullandı.

Candan, “Togo ikiz kuleler tartışmaları yaşanırken Demir Kafes olarak bilinen ve YDA Centera dair de iptal kararı gelecek demiştik. 12 Aralık‘ta Şehir Plancıları Odası’nın açtığı davada ve 13 Aralık’ta onların davasını ilgi tutarak bizim davamızda iptal kararı verildi.  Bu karar dün itibariyle bize tebliğ edildi hem plancıların hem de bizim davamızda iptal kararı verilmiş oldu. 11. İdare Mahkemesi hukuka aykırı yapılaşmaya izin veren 7. plan değişikliğini, Şehir Plancıları Odası’nın açtığı dava sonucu Ankara Büyüksehir Belediye Meclisi kararının, Mahkememizin 12.12.2019 tarih ve E:2018/2044, K:2019/2450 sayılı kararıyla iptal edildiği için, davanın konusuz kaldığı sonucuna vardı. Mahkeme aynı meclis kararına karşı açtığımız davada, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verdi” diye konuştu.

"Planların iptaline rağmen binaları tamamladılar"


 Candan, sözlerine şöyle devam etti:

“YDA Center,  Çukurambar’dan başlayıp Çevre yoluna kadar giden bu kentsel suç haritasının en önemli odak noktası haline geldiğini gösteriyor. Bu süreç aslında iktidarın da kentleri nasıl pazarladığını ve kentlilerin hakkını nasıl gasp ettiğini gösteriyor. Alana ilişkin 7 kez plan değişikliği yapıldı. 6 kez hem Mimarlar Odası hem de diğer meslek odalarının açtığı davalarda planlar iptal edildi. En son 12 Mart 2018 tarihinde 7. plan değişikliğini yaptılar. Her iptal kararından sonra küçük plan değişiklikleri yaparak inşaatın devam etmesini sağladılar. Bu hukukun arkasını dolanmaktır. 7. planın da iptal edildiği durumda bina tamamen bitti. TOGO ikiz kuleleri ve YDA Center Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olmasında ciddi sıkıntıların olduğunu ortaya koyuyor. Gözle görülecek kent suçları olarak karşımızda duruyor. YDA Center’de yola sıfır bir satış ofisi var ve bu kaldırılmıyor. İptal edilen bütün planlarda emsal 3.20’ydi. Mahkeme ‘Bu bir kent suçudur dedi. Emsal çok yüksek altyapısı sıkıntılı plan notlarıyla birlikte ayrıcalıklı bir imar affı verilmiş durumda. Dolayısıyla bu plan iptal edilmiş” diyerek haklılığımızı ortaya koydu. Dün itibariyle Büyükşehir Belediyesi’ne resmi yazı yazdık. Belediye, TOGO ikiz kulelerinde olduğu gibi mahkeme kararlarının gereğini yapacaktır diye umut ediyoruz. Burada mülkiyet sahibi Büyükşehir Belediyesi, TOGO ikiz kulelerindeki gibi şahıs değil. Büyükşehir Belediyesi eliyle aslında çok ciddi bir suç işlenmiş ve bir kentsel katliam yaşanmıştır. Bunun sorumluluğunun ağır olduğunu düşünüyoruz. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak, bugün itibariyle Melih Gökçek yönetimi ve o dönem bu sürece karar veren belediye meclis üyeleriyle ilgili bir kez daha suç duyurusunda bulunuyoruz. Haklarında iki kez suç duyurusunda bulunduk ve Mustafa Tuna ilk geldiğinde 6. plan da iptal edilmişti, o zaman da burayı mühürle dedik. Onu da yapmadı. Tuna’ya suç duyurusunda bulunduk. O zaman suç duyurularımıza soruşturma izni verilmedi. Umarım bu suç duyurularımıza soruşturma izni verilir, sorumlular cezalandırılır.”

 "Denetim protokolü yapılmalı"

 “Hem Togo ikiz kuleleri için hem Demir Kafes için geçerli. YDA’da kot altı emsaller çok fazla. ‘Planlama alanı yapılarında kat yükseklikleri ihtiyaçlar çerçevesinde demiş yönetmeliğe bağlı kalınmaksınızın belirlenecektir’ demişler. Bu nasıl bir haksızlık ve ayrıcalıktır, bütün meslektaşlarımız imar yönetmeliğine uygun bir şekilde kat yüksekliklerini belirleyecek ama YDA center da kat yüksekliği yönetmeliğe bağlı kalınmaksızın belirlenecek. Bunu meslek alanı açısından da kabul etmemiz mümkün değil.  Büyükşehir Belediyesi’nin önünde TOGO ikiz kuleleri gibi bir kentsel vukuat var ben gereğini yapacaklarını düşünüyorum. Alan 27 bin 500 metrekare yani Togo’nun iki katı bir parselden bahsediyoruz. Bunun normal inşaat alanını 3.20 yaparsanız 88 bin metrekare inşaat alanı yapacaksınız. Kot altındaki otopark süreçleri yola dayanan alanlarla birlikte işte 10 kat aşağıya iniyor.  Hem plan notlarıyla hem ayrıcalıklı imar affıyla emsalin 3.20 olmadığı çok açık ve ortada” diyen Candan meslektaşlarına ise ,İngiltere serbest mimarlık yapan firmaların kurduğu bir platformunu örnek vererek çağrı yaptı.

Candan, “Londrada serbest mimarlık yapan büyük firmalar bir araya gelerek bir etik manifesto oluşturdular. Bundan sonra hep birlikte etik kodlar çerçevesinde çalışmak için.  Toplumsal sürece ve çevreye dair duyarlılıklarını dile getirdiler. Türkiye’de toplumsal çevre ve iklim duyarlılığı üzerinden benzer örgütlenmeye ihtiyaç var. Mimarlar Odası Ankara Şubesi 46. Dönemde bunun da öncülüğünü yapacak” dedi.

"Kent suçları bir bütün halinde tartışılmalı"

Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ise, toplantında öncelikle Demir Kafes 7. Plan iptaline değinerek şu değerlendirmeyi yaptı:

“Türkiye’de yeni bir dönem başladı. Özellikle büyük kent suçlarının en çok işlendiği kentlerde merkezi iktidarla yerel iktidar arasındaki çatışma ortada. Bugün gelen yargı kararlarıyla da birlikte yapılacak pek çok işin olduğu bu dönemin yerel yöneticilerine ağır bir sorumluluk yüklüyor. Yerel iktidar üzerine düşen görevi yapmalı. Ancak bu görevin, merkezi iktidarın beslediği sermaye çevreleriyle ciddi bir çatışmayı doğuracağı görülüyor. YDA ve Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğu ortada ancak benim değinmek istediğim burada mimarın ve mimarların da sorumluluğu olduğu yönünde.  Demir kafes alanı 2012 yılından itibaren gündemde ve davalık ancak bugünkü haline bakınca keşke o halde kalsaymış dedirtiyor. Hiç değilse o haldeyken çevresi ile iletişim kurabilen açık bir strüktür vardı, rüzgar esebiliyor, hava akımı sağlanabiliyordu. Şimdi orada yükselen o yapıyla beraber tüm çevresini etkileyen ve alana zarar veren ölçeği kaçmış bir proje ortaya çıkmış durumda. Dolayısıyla mimarın da etik ve toplumsal sorumluluğunun altını çizmek istiyorum. Projeyi çizerken araziyi, emsali, çevre ve bağlam ile ilişkiyi bilecek ilk kişi mimardır, imar durumunu görüp metrekarelerce ayrıcalıklı imar hakkını görüp yine de çizmek doğru değil. Bütün bu kent suçları teknik elemanından orayı alan mal sahibine, buna izin veren yerel yönetime ve merkezi yönetime kadar bir bütün halinde tartışılmalı. Biz bunları çizerken de teknik elemanlar olarak sorumluluğumuzu unutmamalıyız. TOGO ile başlayan süreçle birlikte umarım Eskişehir yolundaki bütün rant birer birer ortaya çıkarılacak. Büyükşehir Belediyesi’nin gerekeni yapacağı, bizim davalarımızın sonuçlanacağı, Gökçek ve diğer sorumlular hakkında suç duyurusu yaptığımızda yargılanacakları yeni bir dönemi bekliyoruz.”

Yorum Gönder

Yorumlar