Kadın Sünnetine Karşı Sıfır Tolerans Günü...

KADIN SÜNNETİNE KARŞI SIFIR TOLERANS GÜNÜ...

Kadın sünneti hala yaygınlığını koruyor.

 Dünya genelinde 200 milyon kız çocuğu ve kadın sünnetli. Birleşmiş Milletler'in verilerine göre önümüzdeki 10 yılda 70 milyon kız çocuğu daha sünnet edilme tehlikesiyle karşı karşıya.

 Dünya Sağlık Örgütü kadın sünnetini, “Tıbbi olmayan nedenlerle kadınların üreme organlarını yaralayan her türlü prosedür” olarak tanımlıyor. Dünya genelinde 200 milyon kadın sünnete maruz bırakılmış.

 BM, her yıl 6 Şubat'ta bu uygulamaya son verilmesi çağrısı yapıyor

6 Şubat Kadın Sünnetine Karşı Sıfır Tolerans Günü kapsamında kadın sünnetine dikkat çeken Almanya merkezli Dünya Nüfus Vakfı, Birleşmiş Milletler verilerinin sünnet edilme tehlikesiyle karşı karşıya olan kadın sayısının 2030 yılına kadar 70 milyonu bulacağını gösterdiğini ve bu uygulamayı engellemek için adım atılmazsa, sayının daha da artacağını açıkladı.

 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de dünya çapında en az 200 milyon kız çocuğu ve kadının sünnet edildiğine işaret etti. DSÖ sorumlusu Ian Askew konuyla ilgili açıklamasında "Kadın sünneti sadece bir insan hakkı ihlali değil, aynı zamanda buna maruz kalan pek çok kadının fiziksel ve psikolojik sağlığını ciddi ölçüde etkileyen bir uygulamadır" dedi. Kadın sünnetinin sağlık açısından herhangi bir yararı olmadığını vurgulayan Askew, uygulamaların sonlandırılması için daha fazla yatırıma ihtiyaç olduğunun da altını çizdi.

 Kadın sünneti, klitoris veya vajina dudaklarının genelllikle kötü hijyen koşullarında anestezi olmadan bir kırık cam ya da jilet ile kısmen ya da tamamen kesilmesini içeriyor. Bu uygulamaya maruz kalan kadınlar ve kız çocukları, enfeksiyon ve kanamanın yanı sıra doğum esnasında yaşanabilecek risklerle karşı karşıya. Almanya merkezli Terre des Femmes kadın örgütünün verilerine göre sünnet edilen kadınların çeyreği yaşadığı komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybediyor. 

  Türkiye'de kadın sünnetini yasaklayan bir yasa mevcut değil

 Töre, gelenek, âdet adı altında kadın cinselliğini yok etmeye yönelik kadın cinayetleri ve sakat bırakmaların İslam ülkeleri içinde en üst sıralarda olduğu toplumumuzda kadın sünnetinin alenen tartışılmaması dikkate değer. Başörtüsü gibi bir konuyu içselleştirmiş bir kadın toplumunun kadın sünneti konusunu ağzına bile almaması  çok ilginçtir. İslam dininden kaynaklanan önyargılarla  kadına  uygulanan her türlü baskının hızla yerleştiği bir toplumda, bu konunun konuşulmaması farklı  şekillerde yorumlanabilir. Türk/İslam geleneklerinin Müslüman Arap geleneklerinden önde olduğu veya Türkiye’de  kadınların eğitim seviyesinin nispeten yüksek olduğu veya  vücut bütünlüğüne bu boyuttaki bir saldırıyı kabullenecek kadın sayısının ülkemizde çok az olduğu öne sürülebilir.

Yorum Gönder

Yorumlar