Ankara Tabip Odası uyardı: Salgının kontrolü sekteye uğrayacak

ANKARA TABİP ODASI UYARDI: "SALGININ KONTROLÜ SEKTEYE UĞRAYACAK"

Ankara Tabip Odası (ATO) semptom göstermeyen kişilere Koronavirüs testi yapılmama kararına ilişkin bir açıklama yayınladı. Açıklamada, bu durumun olumsuz sonuçlar doğurabileceğine ve test sayılarının yeniden artırılması gerektiğine dikkat çekildi.

BAŞARININ FORMÜLÜ TEST SAYISINI ARTIRMAK

Test kapasitesinin arttırılması, tedavi kapasitesinin güçlendirilmesi ve koruyucu ekipman sağlama konusunda yeterli kapasitede olmak, gibi önlemlerin sıralandığı açıklamada, salgınla mücadelede başarı elde eden ülkelerin test sayısını artırdığı vurgulandı.

Normalleşme sürecindeki ülkelerdeki test stratejisine dair şunlar kaydedildi:

"Tedavisi gereken ciddi olguyu hemen tespit ve tedavi edebilmeli.

Hastalık şiddetinden bağımsız olarak şüpheli vakayı tespit edip izole edebilmeli.

Vakalar ile temas etmiş olanları da karantinaya almalıdır."

TARAMALAR DÜZENLİ ARALIKLARLA SÜRDÜRÜLMELİ

Açıklamada, Aktif vakaların 24 saat içinde saptanması ve sonuçlanması, iyileşen olguların da “virüs taşımadıklarının”  belirlenmesi sürdürülürken, test kapasitelerinin de şu şekilde genişletilmesi gerektiği açıklandı:

“Salgının yayılım riskinin yüksek olduğu, hastaneler ve toplu yaşanılan, çalışılan kurumlarda, risk gruplarında özellikle temaslılarda RNA testleri ile taramalar düzenli aralıklarla yapılmalı ve sürdürülmelidir.

SEMPTOM GÖSTERMEYENLER, ENFEKTE OLANLARIN %40’INI OLUŞTURUYOR

Yeni bilgilere göre 'asemptomatik' olduğu halde ki bu olgular enfekte olanların %30-40’lık grubunu oluşturmaktadır, bulaşmada önemli rol oynamaktadır. Ayrıca çalışmalar, bulaşmaların en kalabalık ve kapalı ortamlarda gerçekleştiğini ve bu bulaşmaların %80’inden %10’luk kesimin sorumlu olduğunu göstermektedir. Bulaşmadan sorumlu olabilecek bu kişilerin tespit ve “izole edilme”lerini sağlayacak test stratejileri belirlenmeli ve sürdürülmelidir.

Hasta ya da olası kişilerle teması olan ve asemptomatik kişilerin de PCR testi ile taranmaları, bulaşma hızının kontrolü için gerekir.

Temaslılar, riskli hastalıkları olan kişiler veya onlarla aynı ev /iş yerinde olanlar ile bir arada bulunuyorsa hastalık yönünden taranmaları daha da önemlidir.

Hastaların sağlığı ve salgının yayılımının engellenmesi açısından yararlı görülen kişi ve kurumlarda, risk gruplarında özellikle temaslılarda RNA testleri ile taramalar sürdürülmelidir.

DÜZENLEME İÇİN HASTANELERE YETERLİ VAKİT TANINMADI

Açıklamada, bilimsel verilere dayalı önerilerin ‘test kapasitelerinin artırılması’ konusunu vurgulamasına rağmen 18 Haziran’da Halk Sağlığı Yönetim Sistemi üzerinden test istemi için “Asemptomatik kişilerden COVID-19 PCR tetkiki istenmemesi, PCR istemlerin e-imza ile yapılması kuralı” getirildiği hatırlatılarak şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“Bu düzenlemenin gerekçesi anlaşılamamıştır. Çünkü zaten duyurunun gönderildiği hastanelerde, gerekli görülen kişilerden COVID-19 tanısı için PCR tetkiki istemi Halk Sağlığı Yönetim Sistemi üzerinden başarılı bir şekilde yapılıp hasta kayıtları salgın yönetiminde ihtiyaç duyulan verilerin sağlanması için titizlikle ve eksiksiz bir şekilde tutulmaktaydı. Ayrıca duyuru resmi bir yazı olmadan, bir mesajla duyurmuş ve hastanelere düzenleme için yeterli vakit tanınmaksızın uygulamaya geçilmiştir.”

“SALGININ KONTROLÜ SEKTEYE UĞRAYACAK”

Bu uygulamanın pandemi sürecine getireceği olumsuzluklar için ise görüşler şu yönde:

“Bulaşmada önemli rolü olduğu halde, bu nedenle tespit ve izole edilemeyecek olan asemptomatik olgular nedeniyle yeni kümeleşmeler ve odaklar salgının kontrolünü sekteye uğratacaktır.

Semptomları olmayan ama şüpheli kişilerden sırf PCR testi gönderebilmek için olmayan semptomların varmış gibi HSYS’ye girilmesi de medikolegal sorunlara neden olabilecektir.

Temaslılar ve riskli gruplarda yer alan kişilerin temaslıları (örn. Aile bireyleri) ve sağlık personelinin taranması engellenecektir.

AMELİYAT SONRASI İÇİN RİSK OLUŞTURABİLİR

COVID-19 aynı zamanda bir nozokomiyel enfeksiyondur. Hem sağlık çalışanı hem diğer hastalar için de bulaşma riski oluşturmaktadır. Opere edilecek ya da bağışıklığı baskılanmış bireylerle aynı servise yatırılacak hastaların COVID-19 açısından taranmaması önemli sonuçlara yol açabilecektir.

Operasyon öncesi hastalardan, immunsupresif tedavi alacak hastalardan PCR tetkiki istenmesi hem Sağlık Bakanlığı Bilimsel, Danışma Kurulu’nun hem ulusal ve uluslararası uzmanlık derneklerinin rehberlerinde bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar , asemptomatik olanlar dahil PCR (+) olan olguların ameliyat sonrası tromboemboli ve akciğer sorunları gibi komplikasyonlarının ve ölüm oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir. Bu nedenle PCR (+) hastalarda durum acil değilse 28 gün süre ile işlem yapılmaması gerektiği bildirilmektedir. Bu kaygılar ile girişim yapılacak kişilerden PCR testi gönderebilmek için olmayan semptomların varmış gibi HSYS’ye girilmesi medikolegal sorunlara neden olabilecektir.”


Yorum Gönder

Yorumlar